TAM GÜN YASASINDAN KAYNAKLANAN UYUŞMAZLIKLAR

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 36. maddesinde, öğretim elemanlarının çalışma esasları kısmi ve tam zamanlı çalışma esasına göre belirlenmiş, bunlardan profesör ve doçent olanların kısmi statüde çalışabilmelerine olanak sağlanmışken, söz konusu maddede 30/01/2010 tarih ve 27478 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve kamuoyunda Tam gün Yasası olarak anılan 947 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelerle, profesör ve doçentlerin kısmi statüde çalışmalarına son verilmiş, yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının tamamının üniversitelerde devamlı statüde çalışmaları öngörülmüştür. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 16/07/2010 tarih ve E:2010/29, K:2010/90 sayılı kararı ile bu düzenlemelerin -yukarıda ayrıntılı olarak yer verildiği üzere- bir kısmı iptal edilmiş, böylece tam zamanlı olarak çalışan öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında olmak kaydıyla, istedikleri takdirde, serbest meslek faaliyetinde bulunmaları veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmaları mümkün hale gelmiştir.

Daha sonra 6514 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’a eklenen geçici 64. maddede, bu maddenin yürürlüğe girdiği (18/01/2014) tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel kuruluşlarda çalışmakta olan öğretim üyelerinin, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde bu faaliyetlerini sona erdirmeleri gerektiği, bu süre içinde faaliyetlerini sona erdirmeyen öğretim üyelerinin üniversiteyle ilişiklerinin kesileceği yönünde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu madde Anayasa Mahkemesinin 09/04/2014 tarih ve E:2014/61, K:2014/6 sayılı kararı ile esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğü durdurulmuş ve akabinde Anayasa Mahkemesinin 07/11/2014 tarih ve  E:2014/61, K:2014/166 sayılı kararı ile söz konusu maddenin iptaline karar verilmiştir.. Bu aşamadan sonra serbest zamanlarda faaliyet gösteren öğretim görevlileri faaliyetine devam edebilmiştir.

Anılan karar; yargı kararları sonrası tam zamanlı çalışan öğretim üyelerinin, mesai saatleri sonrası serbest olarak çalışabilecekleri yönünde oluşan kanaat ve beklenti nedeniyle üniversite dışındaki serbest çalışmalarını planladıkları, ekonomik ve sosyal hayatlarını bu koşulları öngörmek suretiyle belirledikleri, öğretim üyelerinin var olan durumun devam edeceğine dair oluşan beklenti ve kanaat nedeniyle planladıkları faaliyet ve çalışmaları ile bunlar gereğince yaratılan hukuki durumlarını dava konusu kurallar gereğince sona erdirmek zorunda olmasının hakkaniyete aykırı olduğu, öğretim üyelerinin bu statülerinin belli bir süre devam edeceğine ilişkin meşru bir beklentilerinin oluştuğu ve bu beklentinin hukuki güvenlik ilkesi gereğince korunması gerektiği, ayrıca kanun koyucunun aynı konuyla ilgili pek çok kanun çıkarmış olmasının da söz konusu öğretim üyelerinin hukuki durumları bakımından belirsiz bir durum yarattığı, duraksamalara neden olduğu gerekçesine dayanmaktadır.

Genellikle öğretim görevlisi olan hekimlerin serbest zamanlarda mesleklerini icra edebilmek amacıyla muayenehane açma başvuruları bulunmaktadır. 2014 yılından önce muayenehane açmış ve hali hazırda faaliyette bulunmayan öğretim görevlilerinin serbest zamanlarda faaliyet göstermek  için yaptıkları muayenehane açma başvuruları ise ilgili idareler tarafından reddedilmektedir. Şahısların içinde bulunduğu koşullar değerlendirildiğinde bu idari işlemler hukuka aykırılık taşıyabilmektedir. Nitekim eşitlik ve hakkaniyet, hukuki belirlilik ilkeleri ihlal edilmiş olup hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu yollamayla Anayasada yerini bulan çalışma özgürlüğünü de kısıtlamaktadır. Bu sebeple, serbest zamanlarda muayenehanesinde faaliyet göstermek isteyen hekimlerin hukuka aykırı olan idari işlemin yürütülmesinin durdurulması talepli iptal davası açması gerekmektedir.

Aşağıda konuya ilişkin aldığımız emsal nitelikteki üst mahkeme kararları bulunmaktadır.

Herhangi bir hak kaybına uğramamak için sürecin konuya hakim bir avukat ile takip edilmesini tavsiye ederiz. 

T.C.

BURSA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ

ÜÇÜNCÜ  İDARİ DAVA DAİRESİ

Y.D İtiraz No : 2022/207

İTİRAZ EDEN (DAVACI)                 : (……………………………)

VEKİLİ                                  : AV. MUSTAFA METE ÖZTÜRK

                                               -UETS[…………..]

KARŞI  TARAF (DAVALI)    : SAKARYA VALİLİĞİ

VEKİLİ                                  : AV. (………………………)

                                                -UETS[……………….]

İSTEMİN  ÖZETİ            : Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesinde (…) Anabilim Dalında Profesör unvanıyla öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, mesai saatleri dışında serbest olarak mesleğini icra etmek amacıyla muayenehane açma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün 30.12.2021 tarih (…) sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; yürütmenin durdurulması istemini reddeden Sakarya 2. İdare Mahkemesinin 17/02/2022 gün ve 2022/19 sayılı kararının; davacı tarafından kaldırılması ve yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmesi istenilmektedir.

 

TÜRK  MİLLETİ  ADINA

(YÜRÜTME İTİRAZI KARARI)

  1. I) YASAL DAYANAK :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesinin 7.fıkrasında, idare ve vergi mahkemeleri tarafından yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere bölge idare mahkemesine itiraz edilebileceği hükme bağlanmıştır.

  1. II) İTİRAZ DEĞERLENDİRMESİ:

 Bursa  Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/7. maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelere göre, mahkemece yürütmenin durdurulması istemi hakkında verilen kararda yasaya uygunluk görülmediğinden yürütmenin durdurulması talebinin  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen koşulların varlığı bakımından yeniden değerlendirilmesi benimsenmiştir.

Maddi Olay                    :

Dosyanın incelenmesinden; Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi (….) Anabilim Dalında profesör doktor unvanıyla öğretim üyesi olarak görev yapan davacının, mesai saatleri dışında serbest mesleki faaliyette bulunması (muayenehane açması)  için gerekli izinlerin verilmesi istemiyle 24/12/2021 tarihinde idareye yaptığı başvurusunun Sakarya Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 30/12/2021 tarih ve (….)  sayılı işlemiyle reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

………………….

Gerekçe                        :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6352 sayılı Yasa ile değişik 27.maddesinin 2.bendi uyarınca; idari işlemin yürütmesinin durdurulabilmesi için, “açıkça hukuka aykırılık” ve “işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması” koşullarının “bir arada” bulunması şarttır.

  1. a) Hukuka aykırılık koşulu :

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 36. maddesinde, öğretim elemanlarının çalışma esasları kısmi ve tam zamanlı çalışma esasına göre belirlenmiş, bunlardan profesör ve doçent olanların kısmi statüde çalışabilmelerine olanak sağlanmışken, söz konusu maddede 30/01/2010 tarih ve 27478 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve kamuoyunda Tam gün Yasası olarak anılan 5947 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelerle, profesör ve doçentlerin kısmi statüde çalışmalarına son verilmiş, yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının tamamının üniversitelerde devamlı statüde çalışmaları öngörülmüştür. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 16/07/2010 tarih ve E:2010/29, K:2010/90 sayılı kararı ile bu düzenlemelerin -yukarıda ayrıntılı olarak yer verildiği üzere- bir kısmı iptal edilmiş, böylece tam zamanlı olarak çalışan öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında olmak kaydıyla, istedikleri takdirde, serbest meslek faaliyetinde bulunmaları veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmaları mümkün hale gelmiştir.

Anılan kararın gerekçesinde; Anayasa’da öğretim üyelerine kamu görevlisi olmakla birlikte genel sınıflandırma içinde ayrı bir yer verildiği, bunların kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğu, öğretim üyelerinin  bu konumları dikkate alındığında bunları diğer kamu görevlileri gibi değerlendirmenin mümkün olmadığı; üniversitelerde görev yapan öğretim görevlileri, okutmanlar, öğretim yardımcıları ile akademik olarak belirli bir yetkinliğe sahip öğretim üyeleri arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın mesai sonrası ücretsiz de olsa resmi veya özel herhangi bir iş yapmalarının yasaklanmasının Anayasa’nın 130. maddesi ile bağdaşmadığı özellikle vurgulanmıştır.

Bu kararda vurgulanan, öğretim üyelerinin kendilerine özgü konumları dikkate alınarak kanun koyucu tarafından, 26/08/2011 tarih ve 28037 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeni bir düzenleme yapılmış, bu düzenleme ile öğretim elemanlarının 657 sayılı Kanun’un 28. maddesi hükmüne tabi oldukları kuralına yer verilmiş, bununla birlikte öğretim üyeleri (2547 sayılı Kanun’un 3/1-m. maddesinin bu dönemde yürürlükte olan haline göre, yükseköğretim kurumlarında görevli yardımcı doçent, doçent ve profesör) açısından ayrıksı bir düzenleme yapılarak, öğretim üyelerine Kanunda belirtilen şartları sağlamaları koşuluyla mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde meslekî faaliyette bulunabilme ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra edebilme imkânı getirilmiştir. Ancak bu kural da, Yetki Kanunu kapsamında olmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

Nihayet; kanun koyucu tarafından, 18/01/2014 tarihli ve 28886 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6514 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’un 36. maddesinde yapılan değişiklikle, tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim elemanlarının, maddede belirtilen ve profesör ve doçent kadrosunda olan öğretim üyeleri için getirilen bazı istisnalar dışında, mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmaları ve özel sağlık kuruluşlarında çalışmaları yeniden yasaklanmış, bu kural Anayasa Mahkemesince Anayasaya uygun bulunmuştur.

Diğer taraftan, aynı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’a eklenen geçici 64. maddede ise,  bu maddenin yürürlüğe girdiği (18/01/2014) tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel kuruluşlarda çalışmakta olan öğretim üyelerinin, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde bu faaliyetlerini sona erdirmeleri gerektiği; bu süre içinde faaliyetlerini sona erdirmeyen öğretim üyelerinin üniversiteyle ilişiklerinin kesileceği yönünde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu maddenin Anayasa Mahkemesinin 09/04/2014 tarih ve E:2014/61, K:2014/6 sayılı kararı ile esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğü durdurulmuş ve akabinde Anayasa Mahkemesinin 07/11/2014 tarih ve E:2014/61, K:2014/166 sayılı kararı ile  söz konusu maddenin iptaline karar verilmiştir.

Anılan karar; yargı kararları sonrası tam zamanlı çalışan öğretim üyelerinin, mesai saatleri sonrası serbest olarak çalışabilecekleri yönünde oluşan kanaat ve beklenti nedeniyle üniversite dışındaki serbest çalışmalarını planladıkları, ekonomik ve sosyal hayatlarını bu koşulları öngörmek suretiyle belirledikleri, öğretim üyelerinin var olan durumun devam edeceğine dair oluşan beklenti ve kanaat nedeniyle planladıkları faaliyet ve çalışmaları ile bunlar gereğince yaratılan hukuki durumlarını dava konusu kurallar gereğince sona erdirmek zorunda olmasının hakkaniyete aykırı olduğu, öğretim üyelerinin bu statülerinin belli bir süre devam edeceğine ilişkin meşru bir beklentilerinin oluştuğu ve bu beklentinin hukuki güvenlik ilkesi gereğince korunması gerektiği, ayrıca kanun koyucunun aynı konuyla ilgili pek çok kanun çıkarmış olmasının da söz konusu öğretim üyelerinin hukuki durumları bakımından belirsiz bir durum yarattığı, duraksamalara neden olduğu gerekçesine  dayanmaktadır.

Tüm bu hukuksal süreç ve Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsi geçen kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, 2547 sayılı Kanun’un geçici 64. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte (18/01/2014) mesai sonrası çalışan ve serbest meslek faaliyetinde bulunan öğretim üyeleri  geçici 64. maddenin Anayasa Mahkemesince yürürlüğünün durdurulması ve akabinde iptali üzerine bu faaliyetlerine devam edebileceklerdir.

Bununla birlikte, 6514 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği (18/01/2014) tarihe kadar geçen süreçte serbest meslek icra etme hakkı olan öğretim üyelerinden, serbest meslek icra etmekte olanlar ile serbest meslek icra etmeyenler mesai saatleri sonrası serbest olarak çalışabilmeleri bakımından hukuksal olarak eşit statüdedirler. Bu nedenle, anılan süreçte serbest meslek icra eden öğretim üyeleri gibi serbest meslek icra etmeyen öğretim üyelerinin de, Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtildiği şekilde “önceki sistemin uygulanacağı ve mesai sonrası serbest olarak çalışabilme statülerinin devam edeceği yönünde” haklı bir beklentileri bulunduğunun ve haklı beklentileri korunarak 6514 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra da serbest meslek icra edebileceklerinin hukuk devleti ilkesinin bir uzantısı olan hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkeleri gereği kabulü gerekir.

Ayrıca; geçici 64. maddenin Anayasa Mahkemesince yürürlüğünün durdurulması üzerine, sadece bu maddenin yürürlüğe girdiği 18/01/2014 tarihi itibarıyla mesai sonrası çalışan ve serbest meslek faaliyetinde bulunan öğretim üyelerinin bu faaliyetlerinin devam edeceğinin kabulü aynı hukuki statüde bulunanlara farklı uygulama yapılması sebebiyle Anayasada ifadesini bulan eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine de aykırı olacaktır.

Bu durumda; 6514 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği  (18/01/2014) tarihe kadar geçen süreçte öğretim üyesi kadrosunda yükseköğretim kurumunda görev yaptığı ve bu süreçte muayenehane açma hakkı olduğu dosya içeriğinden anlaşılan davacı, hukuki güvenlik, hukuki belirlilik ve eşitlik ilkeleri gereği 6514 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra da serbest meslek icrasında bulunabileceğinden, davacının muayenehane açma veya özel kuruluşlarda çalışması için gerekli izinlerin verilmesi istemine ilişkin başvurusunun muayenehane uygunluk şartları bakımından değerlendirilmesi gerekirken, isteminin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık  görülmemiştir.

b)Telafisi güç zarar koşulu :

Açıkça hukuka aykırı olduğu saptanan dava konusu işlemin uygulanması; davacının çalışma hakkına etkisi açısından, telafisi güç ve imkansız zararlara yol açabilecek nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.

III)HÜKÜM                                     : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesinin 7. fıkrası uyarınca davacı tarafından yapılan itirazın kabulü ile “yürütmenin durdurulması isteminin reddine” ilişkin  Sakarya 2. İdare Mahkemesi’nin 17/02/2022 gün ve E: 2022/19 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/2. maddesi uyarınca, davacının YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN KABULÜNE,

Dava konusu işlemin teminat aranmaksızın YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA,

Kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine, 15/03/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan                                                                           Üye                                                                     Üye

(…)                                                                                 (…)                                                                      (…)

T.C.

BURSA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ

ÜÇÜNCÜ  İDARİ DAVA DAİRESİ

Y.D İtiraz No : 2022/305

İTİRAZ EDEN (DAVACI)                 : (……………………………)

VEKİLİ                                  : AV. MUSTAFA METE ÖZTÜRK

                                               -UETS[…………..]

KARŞI  TARAF (DAVALI)    : SAKARYA VALİLİĞİ

VEKİLİ                                  : AV. (………………………)

                                                -UETS[……………….]

İSTEMİN  ÖZETİ            : Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesinde (…) Anabilim Dalında Profesör unvanıyla öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, mesai saatleri dışında serbest olarak mesleğini icra etmek amacıyla muayenehane açma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün 07.01.2022 tarih (…) sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; yürütmenin durdurulması istemini reddeden Sakarya 2. İdare Mahkemesinin 6.04.2022 gün ve 2022/129 sayılı kararının; davacı tarafından kaldırılması ve yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmesi istenilmektedir.

 

TÜRK  MİLLETİ  ADINA

(YÜRÜTME İTİRAZI KARARI)

  1. I) YASAL DAYANAK :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesinin 7.fıkrasında, idare ve vergi mahkemeleri tarafından yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere bölge idare mahkemesine itiraz edilebileceği hükme bağlanmıştır.

  1. II) İTİRAZ DEĞERLENDİRMESİ:

 Bursa  Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/7. maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelere göre, mahkemece yürütmenin durdurulması istemi hakkında verilen kararda yasaya uygunluk görülmediğinden yürütmenin durdurulması talebinin  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen koşulların varlığı bakımından yeniden değerlendirilmesi benimsenmiştir.

Maddi Olay                    :

Dosyanın incelenmesinden; Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi (….) Anabilim Dalında profesör doktor unvanıyla öğretim üyesi olarak görev yapan davacının, mesai saatleri dışında serbest mesleki faaliyette bulunması (muayenehane açması)  için gerekli izinlerin verilmesi istemiyle 30.12.2022 tarihinde idareye yaptığı başvurusunun Sakarya Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 07.01.2022 tarih ve (….)  sayılı işlemiyle reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

………………….

Gerekçe                        :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6352 sayılı Yasa ile değişik 27.maddesinin 2.bendi uyarınca; idari işlemin yürütmesinin durdurulabilmesi için, “açıkça hukuka aykırılık” ve “işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması” koşullarının “bir arada” bulunması şarttır.

  1. a) Hukuka aykırılık koşulu :

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 36. maddesinde, öğretim elemanlarının çalışma esasları kısmi ve tam zamanlı çalışma esasına göre belirlenmiş, bunlardan profesör ve doçent olanların kısmi statüde çalışabilmelerine olanak sağlanmışken, söz konusu maddede 30/01/2010 tarih ve 27478 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve kamuoyunda Tam gün Yasası olarak anılan 5947 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelerle, profesör ve doçentlerin kısmi statüde çalışmalarına son verilmiş, yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının tamamının üniversitelerde devamlı statüde çalışmaları öngörülmüştür. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 16/07/2010 tarih ve E:2010/29, K:2010/90 sayılı kararı ile bu düzenlemelerin -yukarıda ayrıntılı olarak yer verildiği üzere- bir kısmı iptal edilmiş, böylece tam zamanlı olarak çalışan öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında olmak kaydıyla, istedikleri takdirde, serbest meslek faaliyetinde bulunmaları veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmaları mümkün hale gelmiştir.

Anılan kararın gerekçesinde; Anayasa’da öğretim üyelerine kamu görevlisi olmakla birlikte genel sınıflandırma içinde ayrı bir yer verildiği, bunların kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğu, öğretim üyelerinin  bu konumları dikkate alındığında bunları diğer kamu görevlileri gibi değerlendirmenin mümkün olmadığı; üniversitelerde görev yapan öğretim görevlileri, okutmanlar, öğretim yardımcıları ile akademik olarak belirli bir yetkinliğe sahip öğretim üyeleri arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın mesai sonrası ücretsiz de olsa resmi veya özel herhangi bir iş yapmalarının yasaklanmasının Anayasa’nın 130. maddesi ile bağdaşmadığı özellikle vurgulanmıştır.

Bu kararda vurgulanan, öğretim üyelerinin kendilerine özgü konumları dikkate alınarak kanun koyucu tarafından, 26/08/2011 tarih ve 28037 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeni bir düzenleme yapılmış, bu düzenleme ile öğretim elemanlarının 657 sayılı Kanun’un 28. maddesi hükmüne tabi oldukları kuralına yer verilmiş, bununla birlikte öğretim üyeleri (2547 sayılı Kanun’un 3/1-m. maddesinin bu dönemde yürürlükte olan haline göre, yükseköğretim kurumlarında görevli yardımcı doçent, doçent ve profesör) açısından ayrıksı bir düzenleme yapılarak, öğretim üyelerine Kanunda belirtilen şartları sağlamaları koşuluyla mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde meslekî faaliyette bulunabilme ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra edebilme imkânı getirilmiştir. Ancak bu kural da, Yetki Kanunu kapsamında olmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

Nihayet; kanun koyucu tarafından, 18/01/2014 tarihli ve 28886 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6514 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’un 36. maddesinde yapılan değişiklikle, tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim elemanlarının, maddede belirtilen ve profesör ve doçent kadrosunda olan öğretim üyeleri için getirilen bazı istisnalar dışında, mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmaları ve özel sağlık kuruluşlarında çalışmaları yeniden yasaklanmış, bu kural Anayasa Mahkemesince Anayasaya uygun bulunmuştur.

Diğer taraftan, aynı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’a eklenen geçici 64. maddede ise,  bu maddenin yürürlüğe girdiği (18/01/2014) tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel kuruluşlarda çalışmakta olan öğretim üyelerinin, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde bu faaliyetlerini sona erdirmeleri gerektiği; bu süre içinde faaliyetlerini sona erdirmeyen öğretim üyelerinin üniversiteyle ilişiklerinin kesileceği yönünde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu maddenin Anayasa Mahkemesinin 09/04/2014 tarih ve E:2014/61, K:2014/6 sayılı kararı ile esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğü durdurulmuş ve akabinde Anayasa Mahkemesinin 07/11/2014 tarih ve E:2014/61, K:2014/166 sayılı kararı ile  söz konusu maddenin iptaline karar verilmiştir.

Anılan karar; yargı kararları sonrası tam zamanlı çalışan öğretim üyelerinin, mesai saatleri sonrası serbest olarak çalışabilecekleri yönünde oluşan kanaat ve beklenti nedeniyle üniversite dışındaki serbest çalışmalarını planladıkları, ekonomik ve sosyal hayatlarını bu koşulları öngörmek suretiyle belirledikleri, öğretim üyelerinin var olan durumun devam edeceğine dair oluşan beklenti ve kanaat nedeniyle planladıkları faaliyet ve çalışmaları ile bunlar gereğince yaratılan hukuki durumlarını dava konusu kurallar gereğince sona erdirmek zorunda olmasının hakkaniyete aykırı olduğu, öğretim üyelerinin bu statülerinin belli bir süre devam edeceğine ilişkin meşru bir beklentilerinin oluştuğu ve bu beklentinin hukuki güvenlik ilkesi gereğince korunması gerektiği, ayrıca kanun koyucunun aynı konuyla ilgili pek çok kanun çıkarmış olmasının da söz konusu öğretim üyelerinin hukuki durumları bakımından belirsiz bir durum yarattığı, duraksamalara neden olduğu gerekçesine  dayanmaktadır.

Tüm bu hukuksal süreç ve Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsi geçen kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, 2547 sayılı Kanun’un geçici 64. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte (18/01/2014) mesai sonrası çalışan ve serbest meslek faaliyetinde bulunan öğretim üyeleri  geçici 64. maddenin Anayasa Mahkemesince yürürlüğünün durdurulması ve akabinde iptali üzerine bu faaliyetlerine devam edebileceklerdir.

Bununla birlikte, 6514 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği (18/01/2014) tarihe kadar geçen süreçte serbest meslek icra etme hakkı olan öğretim üyelerinden, serbest meslek icra etmekte olanlar ile serbest meslek icra etmeyenler mesai saatleri sonrası serbest olarak çalışabilmeleri bakımından hukuksal olarak eşit statüdedirler. Bu nedenle, anılan süreçte serbest meslek icra eden öğretim üyeleri gibi serbest meslek icra etmeyen öğretim üyelerinin de, Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtildiği şekilde “önceki sistemin uygulanacağı ve mesai sonrası serbest olarak çalışabilme statülerinin devam edeceği yönünde” haklı bir beklentileri bulunduğunun ve haklı beklentileri korunarak 6514 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra da serbest meslek icra edebileceklerinin hukuk devleti ilkesinin bir uzantısı olan hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkeleri gereği kabulü gerekir.

Ayrıca; geçici 64. maddenin Anayasa Mahkemesince yürürlüğünün durdurulması üzerine, sadece bu maddenin yürürlüğe girdiği 18/01/2014 tarihi itibarıyla mesai sonrası çalışan ve serbest meslek faaliyetinde bulunan öğretim üyelerinin bu faaliyetlerinin devam edeceğinin kabulü aynı hukuki statüde bulunanlara farklı uygulama yapılması sebebiyle Anayasada ifadesini bulan eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine de aykırı olacaktır.

Bu durumda; 6514 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği  (18/01/2014) tarihe kadar geçen süreçte öğretim üyesi kadrosunda yükseköğretim kurumunda görev yaptığı ve bu süreçte muayenehane açma hakkı olduğu dosya içeriğinden anlaşılan davacı, hukuki güvenlik, hukuki belirlilik ve eşitlik ilkeleri gereği 6514 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra da serbest meslek icrasında bulunabileceğinden, davacının muayenehane açma veya özel kuruluşlarda çalışması için gerekli izinlerin verilmesi istemine ilişkin başvurusunun muayenehane uygunluk şartları bakımından değerlendirilmesi gerekirken, isteminin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık  görülmemiştir.

b)Telafisi güç zarar koşulu :

Açıkça hukuka aykırı olduğu saptanan dava konusu işlemin uygulanması; davacının çalışma hakkına etkisi açısından, telafisi güç ve imkansız zararlara yol açabilecek nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.

III)HÜKÜM                                     : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesinin 7. fıkrası uyarınca davacı tarafından yapılan itirazın kabulü ile “yürütmenin durdurulması isteminin reddine” ilişkin  Sakarya 2. İdare Mahkemesi’nin 06/04/2022 gün ve E: 2022/129 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/2. maddesi uyarınca, davacının YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN KABULÜNE,

Dava konusu işlemin teminat aranmaksızın YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA,

Kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine, 28/04/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan                                                                           Üye                                                                     Üye

  (…)                                                                                 (…)                                                                      (…)